Davut Sulari - Yar Sevmesi Sevaptır - (Türkü)
Anadolu halk ozanlığı geleneğinin en önemli temsilcilerinden Davut Sulari’nin bu güne kadar yayınlanmamış ses kayıtları ilk kez gün ışığına çıkıyor. Arşiv Serisi adı altında yaklaşık on albüm halinde yayınlanacak olan projenin ikinci albümünden Yar Sevmesi Sevaptır adlı eser yayında!
© 2020 – Soundhorus - Tüm Hakları Saklıdır. All Rights Reserved.
ABONE OL ► / ►
ITunes ►
Spotify ►
Deezer ►
Instagram ►
------------------------------------------------------------
Davut Sulari - Yar Sevmesi Sevaptır #Türkü #Şarkı Sözleri
Yar sevmesi sevaptır
Kaşları hem mihraptır
Bir busecik ver dedim
Dudakların şaraptır
Sence bu aşk hiç midir?
Yüzün görmek güç müdür?
Seni sevmek suç mudur?
Özüm sana turaptır
Sarıldım ince bele
Düşürdün beni dile
Sorun bülbülü güle
Kuş dilinden hitaptır
Davut Sulari sana
Daha ne kadar yana
Dön yüzünü bu yana
Siyah zülfün nikaptır
Söz - #Müzik: Aşık Davut Sulari
--------------------------------------------------------------
Davut Sulari Kimdir?
Davut Sulari, 1925 yılında Erzincan’ın Çayırlı ilçesi’nde doğdu. Asil adi Davut Ağbaba’dir, Sulari mahlasını genç yaşından itibaren kullanmaktadır. Babası yörenin saygın dedelerinden Veli Aga, annesi Cezayir anadır. Davut Sulari, Seyyit Mahmud Hayrani’nin soyundan gelmektedir ve Kureyşan’lıdır, soy agacı İmam Musa’el Kazım’a, buradan da Hz. Ali ve Hz. Muhammed’e kadar uzanmaktadır. Çok küçük yaşlarda dedesi, bir tasavvuf şairi olan Pir Mehmet Kaltik‘tan saz çalmayı öğrenen, sazla bir ömür tüketen Davut Sulari, güçlü bir söz ustası olmasının yanında usta bir müzisyen özelliğine sahiptir. 17 yaşında pir elinden dolu içer ve “badeli aşıklar“ kervanına katılır. 22 yasına geldiğinde pirler önünde sınav vererek babasından dedelik yapma iznini alır.
Çok yönlü bir kişiliği olan Davut Sulari sazını hemen her konuda konuşturan doğaçlaması çok güçlü usta bir aşıktır. Bir taraftan kendine ait deyişleri özgün ezgi kalıplarıyla müziklendirip halk türküleri repertuarına pek çok türkü kazandırmış, bir taraftan da eski usta âşıkların deyişlerini okumuş ve müzik otoritelerine kaynak kişilik yaparak eski ustaların deyişlerinin repertuarlara girmesini sağlamıştır.
Alevi-Bektaşi inancı ve kültürüne bağlı aşıkların gezgin aşıklar kolunun son temsilcilerinden olan Davut Sulari, yaşamının sonuna değin bu özelliğini sürdürmüştür. Sulari, Anadolu’nun üç şehri hariç () tüm şehirlerini ve Ortadoğu ülkelerini Leyla adlı atıyla gezmiştir. Ayrıca birçok Avrupa ülkesinde de bulunmuştur. Uğradığı yerlerde kendi kültürünü, bilgisini, görgüsünü aktarmış, oralarda rastladığı kültürel öğeleri de dağarcığına alarak sanatını zenginleştirmiştir. Şiirlerinde Karacoğlan, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre ve Erzurumlu Emrah’tan izler bulmak mümkündür. Aşıklık geleneklerinin tümünü yerine getirebilen atışmanın, leb değmezin, taşlamanın, güzellemenin en iyi örneklerini veren Sulari Konya Aşıklar Bayramı etkinliklerinin düzenlenmesine katkı sağlamıştır.
Yine mesleğini icra ettiği bir sırada Erzurum’da Ali Rahmani’nin aşıklar kahvesinde yakın arkadaşlarıyla söyleşirken rahatsızlanmış, Erzurum Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmış, ancak bütün çabalara rağmen hayata döndürülememiştir (18 Ocak 1985). Ardında yeri doldurulamaz sayısız eser bırakmasının dışında, kendisinden sonra gelen pek çok halk aşığınıda etkilemiştir. Aşık Mahsuni Şerif, Aşık Daimi, Aşık Beyhani, Aşık Serdari bunlardan yalnızca birkaçıdır.