Vlog Kanalım -
Diğer sosyal medya hesaplarından beni takip edebilisiniz. :)
Latince bir kelime olan PAPA, “baba“ anlamına kelime aynı zamanda dan beridir Katolik Hıristiyanların dini liderini tanımlamak için kullanılır. Katolik kilisesi, İsa peygamberin papalık görevini verdiği Aziz Petrus’tan beri papalığı, Katolik hristiyanlarının en yüce makamı olarak kabul eder ve tanrısal bir kurum olduğunu öne sü’da Kardinaller tarafından seçilen papanın mutlak surette erkek olması,hiç evlenmemiş,çoluk çocuk sahibi olmamış, bekâret yemini etmiş ve kadınlarla hiçbir şekilde ilişki kurmamış,ömürlerini dünya nimetlerinden el-etek çekerek geçirmiş olması yıllık Papalar tarihi son derece enteresan olaylarla doludur. Tarih boyunca dini kullanarak büyük bir siyasi güç ve zenginlik elde eden papalar,dini liderliklerinin yanında genelde hep siyasetle de uğraşmış, iktidarları için oluk oluk kan akıtmaktan kaçınmamışlardır.Özellikle başlattıkları haçlı seferleri ve engizisyon mahkemeleri ile yüzyıllarca terör estirmiş bu devasa güce sahip papalık kurumunun tarihindeki belki de en ilginç olay Vatikan’ın yüzkarası olarak görülen ve varlığı tarihten silinmeye çalışılan ’kadın papa’ Joan olayıdır.
Katolik kilisesi’ni yüzyıllardır rahatsız eden hikayenin baş kahramanı JOAN, 9. yüzyılda almanyada yaşayan dindar bir ailenin yanında evlatlık olarak büyüyen bir ingiliz kızıydı.Yakınları, onu “Gilberta“ yahut “Jutta“ diye de çağırıyorlardı. Oldukça zeki bir kız olan Joan, kadın olmasının kendisine dezavantaj yarattığını düşünür ve 12 yaşına geldiğinde erkek elbiseleri giymeye ve erkek çocuk gibi davranmaya başlar. Daha sonraki yıllarda Joan Hristiyan misyonerlere katılmış onlarla beraber gittiği Atina’da din ve felsefe öğrenmiş ilahiyat konusunda dönemin hemen bütün hıristiyan kaynaklarına ve sözlü anlatımlarına vakıf olmuş Atinalı hıristiyanların gözünde önem kazanan sakal bırakma adeti onu bu kentten ayrılıp sakalın traş edildiği Roma’ya gitmeye zorladı. Roma’da kendini John Anglicus ismiyle, erkek olarak tanıtan Joan, Benedictine Manastırına ile kısa sürede içinde rahip ve kardinallerin de bulunduğu geniş bir çevre onu dönemin en gözde din bilginleri arasında kabul ediyorlardı. Bundan dolayı Papa IV. Leon’un sağlığı bozulmaya başlayınca kardinaller, papalığa en layık kişi olarak onun adını dillendirmeye başlarlar. 853 senesinde Papa Leon ölünce yerine kilise dışından bir kişi olmasına rağmen, Joan seçilir ve adıyla göreve baş Joan 2 sene 5 ay 4 gün boyunca Papalık tahtında oturmuştur.
Vatikan, Joan’ın unutulması için elinden geleni yaptı fakat bazı kilise mensuplarının olayı tarihlere kaydetmelerine bir türlü engel olamadı.Joan’ın macerasını, önce da yaşayan Martinus Scotus adında bir rahip yazdı.Martinus’u kilise tarihçisi Gemiorslu Siegebert takip etti, ondan bir yüzyıl sonra yaşamış olan tarihçi Martinus Polonus da ’’Papaların ve İmparatorların Tarihi“ isimli eserinde olayın bütün ayrıntılarını anlattı.
Vatikan’da yaşanan işte bu Joan olayından sonra 1200 yıldır papa seçimlerinde cinsiyet kontrolünün yapıldığı rivayet edilir. Aynı hatayı bir daha yapmamak için yeni papanın cinsiyeti konusunda kendilerini garantiye almak isteyen kardinaller “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer“ misâli testis muayenesi âdetini getirmişlerdir ; Papalık seçimi sonrasında papa adayı bol dökümlü resmi kıyafetinin altına birşey giymeden ’sedia stercoraria’ diye anılan ortası delik bir koltuğa oturur ve kardinaller tarafından koltuğun altındaki oyuktan papa adayının genital bölgesi tek tek elle yoklanarak yeni papanın kadın değil,erkek olduğundan böylece emin olurlar.